Anılar

Birisinin adamı olmak ya da olmamak

Bu bir Cumartesi sabahı yazısı. Relaks, iddiasız.

Dipnot: Dediklerim sadece iş ilişkilerinde geçerlidir. Dışındaki alanlara genişletmeyin, uymayabilir. Ve fena halde anılarımın yansımasıdır.

Dil-düşünce birliğimizin sağlanabilmesi için önden birazcık terminoloji bilgisi: Psikolojide ‘uyma davranışı’ diye bir şey var. Bunu derecelendirirler: En alt basamaktaki itaat zorlamayla olur. Özdeşleşme ortadadır; davranışı değil, yapanı onayladığınız için uyarsınız. Benimseme artık o davranışı sahiplenmedir.

Şimdi başlayabiliriz.

Birisinin adamı olmak ya da olmamak derken, aslında şunu sormuş oluyoruz: ‘Çalışanın uyma davranışları, yöneticiye itaattan mı, özdeşleşmeden mi, benimsemeden mi kaynaklanıyor?’

İtaatsa, geçicidir. Devran döner, birgün itaat gereği ortadan kalkar, bunu da herkes anlayabileceği için kimse size onun adamıydı falan demez.

Benimsemeyse gene mesele yok, çünkü ortada müthiş bir uyum var demektir (uyma demedim). Tadını çıkartın. Muhtemelen, iş hayatınızın kreşendosunu yaşıyor olabilirsiniz.

Özdeşleşme sorun olabilir. İdole duyulan karşılıksız aşk sendromu yaşıyor olabilirsiniz. Muhtemelen bir sürü aşıktan birisisiniz. Terk edilmeye de hiç hazır olmayabilirsiniz. Birgün ‘O’ gider. Ve siz çakallarla baş başa kalırsınız. Zevkle parçalarlar. Yeni idol bile istemez sizi, çünkü artık damgalısınız.

Onun için, yöneticisine hayranlıkla karışık bağlanmalardan tırsarım. Kimsenin sizi ilelebet sahiplenme taahhüdü olamayacağına göre, bu, sonu belli bir maceradır. Birgün onsuz kariyerinizi başa almak zorunda kalırsınız. Mutlu günlerin bedeli fitil fitil ödenir. Hiç de acımam.

İtaat ya da benimsemeyle birisinin adamı görünmeye sözüm yok. Bir yetişkin gibi kendi sorumluluğunuzu almışınızdır. Yaşayın kaderinizi. En fazla başınızın çaresine bakmak zorunda kalırsınız. Üstelik, her kimse o benimsediğiniz kişi, o sevginin ‘mahsulü’ tarzınızı da yaşatırsınız. Hep onu yad ederek.

Mesela ben iş hayatımda, çok sevdiğim iki eski yöneticimin -biri 80’ler, öteki 90’lardan- bileşimiyim. Onların ‘adamı olmak’la övünürüm ama bunu ne onlar, ne etraftakiler bilir.

Bir farkındalık yazısı okudunuz. Şimdi düşünün bakalım, ona karşı tam bakışınız ne?

Yorumunuz var mı?