Hard İK

CV’ye göz atmada 6 saniyem

CV yazmak da, okumak da bela iş, çünkü çok fazla akıl veriliyor. Belki de mükemmeli yok, durumsal olarak doğru olanı var.

Bu yazı örtülü bir CV yazma kılavuzu olma iddiası taşımıyor. Biliyoruz ki, profesyonel okuyanlar en az sürede en etkili biçimde okumak zorunda. CV yazanların, onların okuma biçimini gözönüne alması lazım. Neye öncelikle bakıldığı üzerine tutum araştırmalarına alışkındım da, şu göz hareketlerini takip eden ‘sıcaklık haritası’ metodu itiraf edeyim çok ilgimi çekti. Üstelik bulguları benim yaptığımla uyuşmuyor. O halde buyurun, bunlar da kendi 6 saniyem.

1’inci saniye:

Fotoğraf. Facebook stayla ise kötü. Yani dışarıda cepten çekilmiş, ya da grup fotoğrafının içinden alınmış (mesela yanındakinin omuzuna kolunu atmış, arkadaş gitmiş, omuz düz bir şekilde bitiyor). Zümrüt’te çekilmiş bulut fonlu mezuniyet vesikalığı da olmaz. Kuaförden yeni çıkmış fönlü/bukleli düğün başı da olmaz. Garson gibi siyah takım olmaz. Ceketsiz olmaz. Ne bileyim bir sürü şey olmaz işte.

Aslında galiba ben fotoğrafa değil, o kişinin zevkine bakıyorum. Ayrıntılar bana büyük fikir veriyor. Onun için siz bildiğiniz gibi devam edin.

2’inci saniye:

Son işi. Ama görev unvanına asla inanmadan. Nasılsa sallamadır. Mesela o satış yöneticisi der, ben Google translate gibi ânında şu soruya çeviririm: Acaba müşteri temsilcisi ağırlıklı mı, ürün yöneticisi mi, saha satışçısı mı, masa başı teklifçisi mi? Son işin gerçeğini oradaki laflardan çıkarmaya çalışırken gitti işte bir saniye.

3’üncü saniye:

Önceki işlerindeki kariyer yolu. Keskin dönüşler var mı? Zıplamalar var mı? Boşluklar var mı? Yoksa bir asır aynı şeyi mi yapmış? Yanlış anlamayın ha, önyargısız. Bundan kimse elenmez ama mülakatta çok güzel deşilir. Delil niteliğinde bir şey görmüşsem onu yuvarlak içine alır, yanına kocaman bir ünlem ya da soru işareti koyarım.

4’üncü saniye:

Üniversite, bölüm ve varsa (ki olmasını çok isterim) lise. Bu bölümü sansürlüyorum. Kusura bakmayın meslek sırrına giriyor. Blog dediysek psikiyatrist kanepesi demedik.

5’inci saniye:

Aradığım iş için gerekli düzeyde İngilizce (iş gerektirmiyorsa samimi söylüyorum umurumda değil, hobi olarak bilsin yeter). Ama İngilizce’nin şart olduğu bir işse asla CV’de belirtilen seviye bana yetmez. Yabancı dil bilgisi nereden geliyor hızla onu ararım (mesela yurt dışında yaşamış olduğunu görmek o an için yeterlidir). İdeali beni yormadan IELTS veya TOEFL puanını yazmış olması.

6’ıncı saniye:

Hobiler. Kitap, sinema, tiyatro, seyahat, fotoğrafçılık benim için çöp bilgidir. Spesifik olarak ayrıntısını belirtmişse o başka. En önem verdiğim yerlerden biridir ve mülakatta bana çok malzeme verir. Üstelik yutturulamaz, uydurma hobi iyot gibi açığa çıkar.

Gördüğünüz gibi ilk 6 saniyede master yok, mezuniyet derecesi yok, hikaye ön yazı yok, referanslar yok. Pozisyon için önemliyse belki oturduğu yer ve askerlik olabilir.

@cengizcatalkaya der ki; ön yazıyı yeniden yaratalım (çok isterdim, mesela keşke orada CV’ye ilişkin hashtag’ler olsa), CV her işe göre güncellenmeli (bence iki versiyon CV yeter: Kısa ve track record’lu), özgeçmiş özeti olmalı (valla hoşuma giderdi ama insanların bunu becerebileceğine inanmıyorum), varsa Klout puanı olmalı (yüzde yüz katılırım).

Sonsöz: Bu dediklerimin bir kısmını LinkedIn’e yaptırırsınız ama öyle bazı noktalar var ki ancak insan gözü görebilir. Onun için CV’nin yazılmamış satır aralarını okumayı ve mülakatı bir sanat olarak görüyorum. İnsan sevince de başka türlü yapıyor.

Yorumunuz var mı?