Hard İK

İşten çıkarma etiği

Gene terimlerde anlaşalım. Kişilerden bahsediyorsak bu bir etiktir (davranış ilkesi). Kurumdan bahsediyorsak bir politikadır (yazılı olan/olmayan davranış kuralı). Her durumda bir dereceye kadar sübjektif olma hakkı vardır. Yani bir tercih meselesidir; Bu konudaki davranışlarımızı seçeriz.

İşten çıkarmanın rasyonel bir karar olduğu addedilir. Hukukun yapmaya çalıştığı da buna zorlamak zaten. O zaman bir gerekçesi var demektir. Birinci etik: Bunu, çıkarılanın tam tamına bilmeye hakkı vardır. Layıkıyla yapılabilirse, herhalde en etkili geri bildirim sayılabilir. Hiçbir şey söylemeden icraata geçmeyi affedemem. Neler gördüm, sabah geldiğinde ‘badge’ının çalışmadığını görmek, ya da şifresi değiştirildiği için ekranını açamamak gibi. Kurumun güvenlik kaygısını anlarım ama aynı zamanda insanlık onurunu da hesaba katmak şartıyla.

İkinci etik: Madem ki acıtacak, acı kısa tutulmalı. Bıçağı içeride kanırtmamak için operasyonun temiz olması gerekir. Kısa ve anlaşılır. Süründürmeden. Öncesinde mobbing yaşatmadan. Psikolojik taciz dönemi geçirtmeden. Yumuşatmaya çalışmadan. Anlaşılmaz monologlarla kıvırtmadan. Kararlı ve hızlı.

Üçüncü etik: Esas artçıları giden değil kalanlar yaşar. Kurarlar. Yazarlar. İçeride korozyon başlar. Demek ki kuruma özgü işten çıkarma sebeplerinin bir standartı olması gerekir. Hoşumuza gitmeyebilir ama bilirsek mantıken anlarız. Belirlilik güven demektir. Mesela belli bir değerin üzerinde hediye kabul etmiş olmak. Mesela ufak bir rakam da olsa fiktif masraf göstermek. Uç bir örnek: 2001’de bir banka genel müdürü tüm çalışanlara bir e-mail göndermişti, ‘Ya şu kadar kişi çıkaracağız, ya da gönüllü ücretsiz izne gitmeyi kabul etmeniz lazım’ diye. Personelin dörtte üçü süresiz ücretsiz izini kabul etmişti, hiç gocunmadan ve kızmadan. Kalan sağlar için doğru bilgi önemli.

Dördüncü etik: Eski çalışanları yok saymamak. Yeri geldiğinde anmak. Pek isim vermeyi sevmem ama İktisat Bankasının sahibi Erol Aksoy Conrad’da eski İktisat’lılar günü yapmıştı. İstifa eden, işten çıkarılan ayırımı yapmadan. Hatırlıyorum o günü, balo salonunda izdiham yaşamıştık. Bir çok uluslu firma web sitesine eski çalışanlarının isimlerini koymuş. Bir banka hâlâ sosyal tesislerinde küçük bir indirim uyguluyor.

Sonsöz: İşten çıkarma etiğinin kapısı kurum kültürüne açılır.

Yorumunuz var mı?