Hard İK

Verimlilikte grup mu, birey mi?

Hadi uygun adım!

Fit bir yazı olmalı. Her bir kelime görevinin başına.

Sosyal psikolojide ‘grup’ diye bir terim vardır. Çeşitli tanımlar yapılmış: Ortak amaçları olması lazım.. ortak normlarını yaratmış olmalılar.. kendilerini bir grup gibi hissetmeliler falan. En sade tanım der ki, ‘etkileşim halinde birden fazla insan bir gruptur’. Bu kadar.

Niye bu kadar üstünde durdum? Çünkü iş ortamlarında hep karşımıza çıkarlar. Komiteler, kurullar, çalıştaylar, toplantılar, arama konferansları.. neredeyse her şey grup halinde.

O zaman bakmak lazım, grup olarak iş yapmak doğru bir yöntem mi?

Steiner kuramı der ki (meraklısına hashtag olarak belirtiyorum, isterse Google’lasın diye), gruptaki her üyenin katkısının eşit önemde gerekli olduğu veya grup üyelerinin katkılarının ortalamasının alındığı işlerde, gruplar bireylerden daha başarılıdır. Mesela herkesin çaba gösterdiği ve iyi koordine olduğu kurtarma ekipleri. Ya da farklı görüşteki insanların sistemli tartıştığı arama konferansları.

Ama grubun en iyi veya en zayıf üyesinin, grubun tümünün performansını belirlediği işlerde, bireyler gruptan daha verimlidir. Mesela süreçlerin dijitalleşmesi üzerine çalışan bir grupta, süreçleri en iyi bilen kişi tek başına ötekilerini peşinde sürükleyebilir, ya da yanlış seçilmiş insanlar grubu yavaşlatır.

Allport kuramı ise, doğru ya da yanlış, grup hangi yönde ilerliyorsa o yönde yarı bilinçsiz bir bireysel hızlanmadan söz eder. Mesela yaratıcılık gerektiren işlerde ‘brainstorming’le başlamak etkili bir yöntem değildir. Çünkü eleştirisiz grup tartışması, doğaçlama bir düşünme durumudur. Yanlış yöne de sapabilir. Onun için pratik olarak şu önerilir: Zihinsel olarak zor bir konuda kişilerin önceden kendi başlarına hazırlık yapıp fikirlerini geliştirdikten sonra grupta tartışmaları daha etkili olur.

Janis kuramına göre, ‘grup düşünü‘ denilen, uzlaşmaya (aynılığa) varma çabası da verimliliği düşürür. Grup tarafından onaylanmanın önem taşıdığı, dışlanma tehdidinin olduğu iş toplantılarındaki durum budur.

İş diline çeviriyorum.

• Her konuyu komitelere taşımaya gerek yok, bazıları bireysel olarak daha iyi halledilir.

• Zor bir sorunun çözümünü önden kişisel olarak iyice çalışıp, sonra komite/kurul içinde o fikirleri tartışmak daha etkili olur.

• Uzlaşma baskısı, grup kararlarının kalitesini düşürebilir. Toplantı kültürlerinde bir değer olmaktan çıkartmak gerekir. 

 

Var mı anlaşılmayan bir yer?

 

Yorumunuz var mı?