Anılar

Vodoo bebeği

İnziva zamanlarımdı.

Birgün küçük bir eğitim kurumundan aradılar; “Eğitim ihtiyaç analizini bilmeyen bir şirkete bir günlük böyle bir çalışma yapar mısınız? Eğitim satmak istiyoruz, neden bu eğitimi alayım ki diyor. Size inanırsa alır.”

İçimden haklı dedim, keşke bu şüpheciliğinden hiç vazgeçmese.

Bir günlük iş. Bursa’da. Peki dedim.

Deniz otobüsünde tanımadığım genç bir kadınla buluştuk. O da eğitmen olarak yeni başlamış. Güya ihtiyacı bizzat görecek de, eğitimleri daha amaca göre yapacak.

Anlıyorum.. o gün bir görevi de bana bekçilik. Belki müşteriyi çalarım falan.

Gittiğimiz yer bir otomotiv yan sanayicisi. Bir sürü markanın tedarikçisi. Sahibi tam bir Nuri Kantar. Tanımayanlar olabilir, Kayserili zengin iş adamı tipi vardı 80’lerde televizyonda. Biraz Hulusi Kentmen gibi. Onun komiği.

Sabah Nuri Kantar bizi karşıladı, odasında bir Türk kahvesi ikram etti. Bir de dedi ki, öğlen misafirimsiniz, itiraz yok.

Öğlene kadar çözmüştüm zaten işin çoğunu.

Eğitim ihtiyaç analizi, bildiğim oyuncağımdır. İnanırım, severim, iyi yaparım.

Kantar, öğlen bayağı uzakça bir yere götürdü bizi. Yanımdaki kadıncağız ağzını bile açmıyor. Yemekte daldık konuya; sizce eğitim nereye kadar? Kafalar yenilenir mi eğitimle? Eğitimin en çok faydası nerede olur? Yeni nesli oralara getirsem, eğitimin onlara daha çok katkısı olur mu?

Offf.. ne isabetli sorular. İlkokul mezunuymuş. Çocukları yurt dışında okuyormuş.

Ben de ne dediyse tam karşılık cevaplar verdim. Düşüncelerini tamamlayan.

‘Bırak öğleden sonra görüşmelere devam etmeyi falan, toplayayım yöneticileri, şu konuştuklarımızı anlat onlara‘ dedi.

Yaptım.

Akşam deniz otobüsüne kadar kendi getirdi.

**

Birkaç gün geçti. Benim bekçi aradı. Diyor ki; ‘patronum, gözlemlerinizi ve bilginizi müşteriyle paylaştığınız için beni azarladı. Bunları bir rapor olarak onlara satacakmış. Beni işten çıkardı’.

Kadın sadece bir vodoo bebeğiydi. İğneler benim için ona saplanmıştı.

‘Konuşursanız söyleyin hiçbir alacağımız vereceğimiz yok, buyursun müşterisiyle bildiği gibi devam etsin’ dedim.

Bir daha ne Nuri Kantar, ne vudu kadını, ne çalışanını azarlayan danışmanlık firmasının hakkında bir şey duydum. Herkes boş kubbede kayboldu gitti.

Yorumunuz var mı?