Anılar

İK yazılımları ile sınavım

Fî tarihinde (Osmanlıca içinde demek, neyin başına gelirse o zamanın içinde anlamına gelir, mesela fî 90’larda) yazılımlar vardı ama ulaşılmazlardı.

Hadi adıyla söyleyeyim, Renault yıllarım. Beni işe alan expat genel müdür (hayatta mı bilmiyorum, mösyö Bernard Brun) bana ulvi bir görev vermişti: İK’yı şirketin geleceğine hazırlamak. “Her türlü fikrî ve altyapısal hazırlığını yap, şimdilik kimseyle paylaşmana gerek yok, geliştir, bekle” demişti.

Çok heyecan vericiydi 36 yaşında bir İK’cı için.

Paylaşacak kimse yoktu içeride, kendi başıma düşünüp karar vermeye çalışıyordum. Aslında ne kadar sağlıksız bir durum değil mi? Otomasyon olmalı demiştim, İK ‘bilgisayara geçmeli’. Evet, tam terimiyle söylüyorum. Dijital lafı edilmezdi o zamanlar. Bunu dediğim yıl 1990.

Ne yapacağım? Piyasada İK yazılımı falan yok. Zaten öyle bir kavram yok. Hatta İnternet yok.

Yazışarak aramaya giriştim. Fransa’da ve İngiltere’de İK yazılımı arıyorum, onların dilini bildiğim için. Ve buldum. Peterborough Software. Adının olduğu yerde. 1963’den beri İK yazılımları yapan bir şirketmiş (bu arada şimdi baktım ki, Ocak 2004’de kapanmış). Kendi başıma Mösyö Brun’den satın alma onayı aldım, uçağa atladım gittim. Dikkat edin, yazılımı almaya gidiyorum! Bir hafta Peterborough’da kaldım. Bir sürü anlattılar. Ve floppy disc’leri çantama attım döndüm (yeni nesil bu dediğimi anlamayabilir, uğraşamayacağım valla).

Disketleri bilgisayarıma yükledim. Başladım çalışmaya. Ha.. tek desteğim, hot line diye bir şey var, açıyorsunuz İngiltere’ye telefonu, bu neydi diye soruyorsunuz. Başka destek falan yok.

Amacım bir veri tabanı yaratmak. Öyle bordro iddiasında falan değilim. Zaten birkaç bin kişilik kurum, 30 kişilik bir İK departmanı var, özlük yıllardır nasıl yapılıyorsa yapılıyor.

Ve ilk adımda tosladım. Bir kişinin bilgilerini girmek için önce sosyal güvenlik numarasını girmek lazımmış, giriyorum almıyor, çünkü İngilizlerin basamak sayısıyla bizimki aynı değil. Açtım hot line’ı, dediler ki, bunu çözmek için ya bir kişi oraya gelecek, ya siz geleceksiniz!

Daha bunun gibi kaç tane uyumsuzluk. Olay patladı. Kaldı elimde floppy’ler. Bir işe yaradığı yok. Ödediğimiz çöpe.

Bu nereden mi aklıma geldi?

Bugün İK yazılım firmaları beni arıyorlar. Size bir demo yapalım diyorlar. Hem yönlendirici fikirlerimi almak için, hem beğenirsem duyulmasında destek olmam için.

Adı sanı duyulmamış şahane no name’ler var.

Yerini bulsa ne işler başaracak, seçmekte zorlandığım yazılımlar bazıları.

Nereden nereye değil mi? İkisi de bir ömre sığdı.