Anılar

Dekolte

Sakin bir gündü. Toplantım yok. Önemli bir görüşme yok. Henüz patlamış bir olay yok. Mail ayıklıyordum, olacak iş değil gün içinde buna vakit bulabilmişim.

Masa üstü telefonlar önemliydi o zamanlar, hayat bağımız. Dahililer sekreterden geçmezdi, çaldı, bir baktım genel müdürün numarası. Açar açmaz sorduğu: “Kıyafet yönetmeliğimizde dekolteyle ilgili bir açıklama var mı?”

Çok iyi hatırlıyorum, durup dururken neden öptü demiştim. Anlamı yoktu ki o anda yönetmelikte var ya da yok demenin, bekledim, açıklaması gelecek nasılsa arkasından. Sabah bir şubemize gitmiş, çalışanlarımızdan birinin kıyafetini uygun bulmamış. Semt Kocamustafapaşa. “Bir bankacının ciddiyetine uygun olmayacak açıklıkta” dedi. Hatta tam sözü şuydu “Cadde’de gezmeye çıkmış gibi”. Arkasından da cevabı imkansız sorular gelmişti: “Şube müdürü farkında mı? Her gün, her şubede kıyafetlerin yönetmeliğe uygunluğundan nasıl emin oluyoruz? Bu konuda insanlarda hassasiyeti sağlamak için bir şey yaptın mı?“

Gayet soğukkanlı ve ucu kapalı cevap vermiştim: “Bakarım, önce bir anlayayım, gerekeni yaparım, söylerim sonra size de.”

Nereden başlanır? Tabii ki faili teşhis etmekle:) Önce bir olay yeri incelemesi yapmak lazım. Bakalım ne kadar ciddi.

Bu arada ne derttir o kıyafet yönetmelikleri. Hele kadınların giyecek sonsuzluğunda. Mümkün değil hayatın tüm ihtimallerini kapsayan bir ifade bulmak. Biz de zaten yanar döner bir ifade koymuşuz, açtım baktım o anda. “Mesleğin gerektirdiği ciddiyet ve özende” gibi anlaşılmaz bir şey. Tabii ki dekolte lafı yok.

Havuz arabalarımız ve şoförlerimiz vardı. Kim uygunsa söyleyin bina girişine gelsin, şube ziyareti yapacağım dedim. İşte günüm şekillendi. Var mı öyle sakin oturmak?

Yolda düşündüm, bir ziyaret bahanesi uydurmak lazım, diyemem ki ‘o kadını’ görmeye geldim diye. Adı sanı da belli değil üstelik, şubede teşhis edeceğim. Kıyafetten çıkaracağım. Doğrusu yolda aklımdan iki önlem geçiyordu; yönetmeliğin ifadesiyle biraz oynarız, şube müdürlerine gönderirken kapak yazısında da, aman konu sizde falan gibi bir şeyler deriz.

Olay yerine geldik. Yahu görmüyorum ben bir şey. Çoğu zaten benim mülakatını yaptığım insanlar, herkes gülümseyerek hoş geldiniz diyor. Birisi için belki bu olabilir dedim. Bodysuit giymişti. Biraz önü oyuk ama bence normal. Altına da minik çiçek desenli pastel bir kloş etek (yanlış söylemedim, böyle denir değil mi?) ve de beyaz babet ayakkabılar. İnce uzun bir kızdı. İtiraf edeyim hoş olmuştu. En son ona karar verdim. Herhalde body’nin üzerinde ceket vardı, ki çalışırken çıkarmış. Düz ayakkabı, etek deseni, vücuda yapışan üst.. eh, yorumu zorlarsak biraz ‘rahat’ bir kıyafet. Casual’ın sınırlarında.

Karar verilmiştir dedim içimden, yapacak bir şey yok. Biraz oyalandım, hatır sordum, şube müdüründen dert dinledim.

Hadi dedim şoföre dönüyoruz.

Daha sonra hiçbir şey yapmadım. Böyle sınır vakalarda karıştıkça daha bozmak da var. Sonu yok bunun.

Döndüğümde hemen genel müdürü aramadım. İşi gücü yok bunu mu düşünecek? Bir karşılaştığımızda “şube müdürleriyle sohbette denk gelirse konuşuyoruz, kadın müdürlerle daha kolay oluyor biliyor musunuz” dedim.

Kim bilir nerededir şimdi body’li güzel kız. Kesin emeklidir. Hiç duymadı, bilmedi bunları.

Yorumunuz var mı?