Hard İK

İK’nın 5 dakikada fenni muayenesi

Bu yazıdakiler nedir biliyor musunuz, benim uydurduğum bir  iç denetim checklist’i.  Amaç, iyi/kötü İK diye ayırmak değil çünkü yapılamayanların haklı (yapısal, kültürel, yönetsel) sebepleri olabilir. Kişisel performansdan da tamamen ayrı; kontrol noktaları, İK’nın işleyiş kalitesine yönelik kriterler olarak görülmeli.

Hadi başlayalım.

1- Dashboard var mı dashboard? Deloitte’in bu seneki raporunun ruhu olan ‘analytics’ yani? Gösterge paneli.. Mantıksal çözümlemeler.. Öyle kadın-erkek oranı, kıdem-yaş ortalamaları gibi kıytırıklar değil. Mesela personel devir oranının sektör içinde kıyaslamalı yeri. Mesela turnover’ın hızlandığı dönemler ve sabıkalı  bölümlerin durumu.

2- Eğitim ihtiyaç analizi nasıl yapılıyor? Yöneticilere ve insanların kendine bir katalogla soruluyorsa zero point. Müşteri şikayetlerinden denetim raporlarına kadar bir sürü faktör işin içine katılıyorsa 2 points. Başka bir puan da eğitim operasyonu mükemmelliğinden (anlatmayacağım, bakması kolay).

3- İşe almanın süreci çok iyi ayrıntılandırılmış mı? Mesela ön elemenin sabit kriterleri var mı? Her yapanın uyduğu bir mülakat tekniği var mı? Tutum envanteri (hâşâ kişilik demedim) ile mülakat ilişkilendiriliyor mu? Tüm başvurulara cevap gidiyor mu?

4- Herkese çıkış mülakatına gerek yok ama yapılanlardan elde edilen veriler ne oluyor?

5- Özlük dosyaları ne âlemde? Sadece çalışanlar değil, geçmiştekiler de! Onların içinde kıyamet gibi kurumsal hafıza var.

6- Çalışan memnuniyeti anketinin soruları/ifadeleri ne? O kadar değerli bir araçtır ki, çaktırmadan onunla yılda bir defa kurum kültürünü ölçebilirsiniz, ya da -en başta İK için- bir sürü geri bildirim alırsınız. Her şey ne sorulduğuna bağlı.

7- Oryantasyon yöntemi ne? Stajyerler için çalışma ve izleme süreçleri ne? İlk gün, birkaç saatlık bir zımbırtı ise otur İK!

Kimse bunları yaptı diye İK’yı kısa vadede takdir etmeyecek ama çok inanıyorum ki zaman içinde farkında olmadan saygınlığa yol açıyor. Çalışan diliyle söyleyeyim: ‘Bizdensin’ oluyor. Başındaki kişiye repütasyon sağlıyor ve hatta onun kurum içinde stratejistliği kabul görüyor.

Sonsöz: Hiçbir zaman bir kitap yazmayacağım ama İK üzerine yazsaydım bunları yazardım, adını da İK ruhu koyardım.

Yorumunuz var mı?