Anılar

Liderler Kahvesi 2019’un öyküsü

Benden net, samimi bir şey istendi: Bu sene sen organize etsene. Yılların Liderler Kahvesi. Bir MCT klasiği. İnce iş; yok öyle gözü kara dalmak. Yeni bir üslup çıkacak ortaya; onların kurumsallığının içinde bir tutam benim tarzım.

Bu yılın başları. Aramızda bir yöntem toplantısı yaptık. Yumağın neresinden ipin ucunu çekelim? Sonuç: Başlamazsan anlayamazsın.

Yumuşak bir başlama vuruşuyla başladık; herkese açık bir politikaları anlatma toplantısı. Oyun öncesi kuralları koyma. Gönüllülerde kısıt yok, imtiyaz yok, seçme yok. Tek ölçü, istemek; var mısın, o kadar.

Çok isteklisi çıktı. Şunu düşündüğümü hatırlıyorum, nasıl organize edeceğim bu büyüklükte bir grubu?

İlk adım, sağlam haberleşmeydi. Hızlı ve etkili olmalıydı. Bu da WhatsApp demek.

Dedim ki, işte telefonum, bana sadece kim olduğunuzu ve nerede çalıştığınızı yazın. O gece aktı mesajlar. 39 kişilik bir grup oluştu, adına da büyük grup dedik. Ve temel bir kural koyduk; bu bir haberleşme panosudur. Sadece projeyi yönlendiren yazacak. Cevaplar özelden. Çözdük mü böylece kocaman bir grupla ışık hızında haberleşmeyi. Haber akışının gecesi gündüzü yok. Bir sürü insan tek zihin olduk.

Sonrası kendiliğinden aktı.

Çılgın bir seçmeli konular listesi geldi önlerine. Bazı konuları seçmeye cesaret isterdi. İsteyen istediğini. Hatta sonradan değiştirmek bile serbest. Tek başına kalanlar oldu, kal dedik, kendi başına yürü.

Ve maraton başladı. Ne aksilikler çıktı. Kaynak bulamayanlar, bulup içinde kaybolanlar. Hepsi karşılıklı an be an çözüldü. Kimisinde başlığı değiştirdik, kimisinde konuları birleştirdik, kimisinde tamamen yeni konuya geçtik.

Bir tek şeye dikkat ettik: Zincirleme olsun. Bir önceki, sonrakine hazırlasın. Aslında hepsi bir bütün olsun.

Sonra çok haklı insanî dinamikler çıktı. Çünkü hayat devam ediyordu. Çekilenler oldu. Birisinin bıraktığını, başkası aldı götürdü.

Bana bir tek şey düştü: Hayatın temposunu kabul etmek ve ona ayak uydurmak.

Serbest salınım:)

En zevklisi anlatımları tasarlamaktı. İçerik iyi hoş da, nasıl farklı anlatılır? Deneysel yöntemler yaratıldı.

Ortaya özgün şeyler çıktı.

Bu projenin en çok kazananı emek verenler. Bundan daha etkili bir öğrenme olamaz.

Yarın sunumları var.

Baş oyuncular, o ilk 39 kişi. Hiç önemli değil sonuna kadar katılamamış olmaları. Onlar bu hayalin sonunu görenler.

Ben şu anda bir gözlemciyim.

Bir daha yazacağım. Neyi çok iyi yaptık, neyi tam yapamadık diye. Yaptığımız işin kalitesi, bu objektifliği gerektirir.

Şimdi susuyorum ve o 180 dakikayı bekliyorum.

Yorumunuz var mı?