Kısa öyküler

Kayboluş

(Not: Öyküm için desenleri Fethiye Şenel yaptı. O bir tweet’daş. Bir uzman psikolojik danışman. Alanı da üstün yeteneklilerin eğitimi)

Sıradan bir insan sayılırdı. Hayatla hiç kavgası olmamıştı. Okullar, sınavlar, ilişkiler, dostluklar. Akışla sürüklenip gidiyordu. Yazmaya kalksa bir roman çıkmazdı. Dramsız bir 40 yıl. Yaşananlar yaşanıp geçmişti, iyi kötü anılar bırakarak.

Değerli ama senaryoluk değil.

Gençlik zamanları, tüm dönemdaşları gibiydi. Yarı belgesel havasında yıllar: Abartısız, kaptırmış. Biraz rutin, biraz içine kapanık. Kendi derdinde. Tam mikro kozmos; iş, geçim, gündelik dertler.

Kocaman bir dönem boyunca hayatının kilit taşı ayrıntılardı. Hani kirişlerde en üstte, bütün yapıyı tutan ortadaki taş olur ya, o. O dönemin anlamlarının doğduğu yer. Her şey hakkında; iş, ev.. Ayrıntılar, hayatın kendisiydi. Ayrıntı halledilmişse, o konu halledilmişti. Hergün yeterince çıkardı; o kadar ki, onların dışında başka şey düşünmeyi gerektirmeyecek kadar.

Sonra eskime vakitleri gelmeye başladı. Orta yaşlar. Ayrıntılarda ustalaşılan zamanlar. Yıllara kadar gelecek belirliydi. Haftalar rutin, mevsimler rutindi. Hedefler artık çok tanıdıktı; tatiller, yıllık ritüeller, bayramlar, yılbaşıları, yıldönümleri.. Proforma.. Çin takvimi gibi tekrarlar.

Nispeten daha iyi kazandığı zamanlardı. Kurtuluş, hobilerdeydi. Ne denk gelirse. Hatta parası bile önemsizdi, çok harcamaya razıydı, yeter ki biraz daha zaman kazansın. Adı konmamış yeni anlam arayışları. Sıkılan çocuğa verilen oyuncaklar. Niye, nereye kadar, belli değil. O ânı atlatmaktı bütün mesele.

Zor zamanlardı. Ucu açık bir amaçsızlık.

Artık çevresindeki her şeyi bakmasa bile fark ediyordu. Her yapaylığı görüyordu. Herkes, bu vodvilin oyuncularıydı. Kopyala yapıştır hayatlar.. yalancı ilişkiler.. dekor aileler.. çok iyi bilinen ama asla konuşulmayan bıkkınlıklar..

Bir tür sahne.

Umutsuzluk, oyalanma, sıkıntı, âna dönüş, boşluk, geri geliş, düzene sarılma, boğulma..

İn çık.. in çık..

Bu bir kayboluştu.

Kendi hayatının içinde.

Yorumunuz var mı?