Hard İK

İnançsızlıklarım

Incertitude demek istiyorum.

Unbelief değil, disbelief. Sözlüğüm, ‘positive unblief’ demiş.

Doğruyu arayış. Mevcut halini ret.

Anlattıklarım, iş hayatına özgü kabul etmeyişlerim.

En başta konuşarak değiştirme geliyor. Bunun bendeki kavram karşılığı ‘tutum değiştirme’. Birinin tutumu, onunla konuşarak değiştirilebilir mi? Tutum dedikleri, belli konularda yarı sabitlediğimiz düşüncelerdir. Düşünceler kendiliğinden doğmaz, arkasında, geçmişte yaşananların kayıtları bulunur. Onun için her tutumun izi farklıdır; kayıt izinin derinliğine göre tutum katılaşır. Düz düşünün.. bir izi en etkili ne silebilir? Yeni bir iz. Ama en az onun gücünde. Yani konuşma, mevcut ize üfürme gibi gelir. Nasıl bir konuşmanın etkili olabileceğini ancak o kişinin kayıtlarını çözerek ve ona özel yollar bularak bulursunuz. Düz konuşma olmaz. O konuşma onu delip geçmeli.

Bir reddettiğim şey de performans ölçme. Bu konu artık sıkıcı bir mizansen (resmen sahneleme dedim). Çünkü yüzeysel. İnsanı tanımadan masa başında uydurulmuş yöntemler. Ya da demode; erken zamanlarda, belki de tamamen ticari kaygılarla uydurulmuş yöntemler. O anlayış, bugünün algısına üç numara küçük. Tamam, yeri boş kalamaz, ama çok daha zekice ve sahici olmak zorunda. Bence o işi de akıllı algoritmalar çözecek, hiç uğraşmayın.

Bir reddim da kurumsal eğitimlerin yapılış biçimi. Vallahi olmaz öyle artık insanları sabahtan akşama sınıfa tıkarak. Oyunlarla, eğlenceyle kandıramazsınız; onun da bir sonu var. Çözüm androgojide. Yetişkin eğitimi. Hiç öyle futurist bir şeyden bahsetmiyorum, 40 yıllık bilim alanı. Bütün yapacağımız oradaki ilkeleri modernist anlayışla hayata geçirmek.

Görev tanımları.. İK’cıların baş fetişi. O da küflü. Bir yere varılmaz onlarla. Çözüm; gerçek zamanlı, parametrelerle çalışan iş analizleri. Dijitalleştirilmiş. Hatta belki bugün yazılımlarla otomatik yapılıyordur bir yerlerde.

İşe almalardaki o felaket anekdotlar bu yazının konusuna girmiyor çünkü onlar kullanıcı hatası. Çok gelişmiş seçme yöntemleri var; yapan yapıyor. Ne yazık ki insanlar yanlış mülakatçılarla karşılaşmaya devam edecek.

İK’nın durağanlığından bıktım.

Sürüden bir koyun ayrıldı, gidiyor.

Yorumunuz var mı?